Thursday, March 02, 2006

YALAN SÖYLEME DEDİM SANA!!!!

Ben defter falan tutmuyorum. Hayatta aklıma gelmez defterimi açayım da şunu bir çiziktireyim diye. Yıllardır ilk defa bir defterim var ve onun da sadece on sayfası dolu. Evet, orta okuldayken defterim vardı ama lisedeyken hala aynı defterim vardı ve üniversitedeyken defterim mefterim yoktu, normal insanlar gibi canson kullanırdım. Sonradan birkaç defter bitirdim, biri tamcemalin eline geçmiş işte. Aleyhimde delil olarak kullanıyor. Yanımda defter taşımayalı beş sene oldu. Zaten insanın yanında taşıyabildiği küçük defterlerden sıkıldım, ferah defterleri sever oldum. Zaten küçük çanta modası var, neresine sığdırayım. O sivri burunlu ayakkabılar da çok rahatsız. Kitabı çok sevdim, çok eğlenceli ama onun hakkında söyleyecek başka bir şeyim yok. Ben ne bileyim defter ne kitap ne defterdarlar nasıl bir araya geldi ve neden hala görüşmeye devam ediyorlar. Okuldan arkadaşlar diye heralde. Medya manyağı değilim. İnsanın karnına ağrı giriyor oralarda. Ayrıca yalan atmaktan dilim şişiyor. Radyo ve televizyonlarda program yapan insanlar android gibiler. Şahıslarından bağımsız olarak. Döner sandalyeler üzerinde yaşıyorlar, sürekli saniye sayıyorlar, bağırarak konuşuyorlar, çok sinirliler, hiçbir şeyi gerçekten merak etmiyorlar. Ayrıca insana korku salıyorlar. Medya binaları o kadar korkutucu değil. Ama sıkıcı. Ve dekorları inanılmaz derecede çirkin. www.defterdarlar.blogspot.com blogunu ben tek başıma bulmadım, ömerle aynı gün yumurtlamışız, ama soran olursa ben buldum benimdir diycem, onun da umurunda diil. Zaten kimsenin bir iş koyduğu falan da yok, ömere atıcam topu kaçıcam buralardan. Belki banuhanımla bahamalara giderim. Ctesi günkü söyleşiyle en ufak bir alakam yok. Konuşanları dinlemeye gidicem sergiyi bir daha gezeyim diye. En beğendiğim işi seçicem gizli gizli. Hadi ilk on işi diyelim. Tabii ki kimseye söylemiycem senin işini çok beğeniyorum diye. Duvarlar gazete kağıdıyla kaplıymış gibi davranıcam. Kimse beni sevmediği için kimseye kitap falan da aldıracak ya da alacak değilim. Zaten param yok. Meraklısı edinsin bana ne. O kadar radyodan radyoya biralar içtik, meyhanelerde süründük, çizen bilir, bi allahın kulu da az yiyeyim de bir kitap alayım demediyse ben napiyim, kapınıza mı dayanayım artık. Hadi bugün de böyle, sağlıcakla kalınız, pırasa kereviz havuç bezelye soğan brokoli haşlayıp çorba yapınız. Ben gene zehirli hazır çorba içtim bir litre. Tavuklu. İğrençti. Sebzelisi iyi oluyor halbuki. İçen bilir. Hadi yürü ya kulum, çevir çevirileri, gezdir köpekleri, topla naylon torbaya kakaları. Toplayan bilir. Bu bilir meselesini de ilan buldu ben diil.

No comments: